SEVMEK
Seviyorum seni,
anla ey sevgili.
seni her gördüğümde,
eriyorum sanki..
hayat bitmiyor,
günlerim geçmiyor,
zaman duruyor ama,
ama sensiz olmuyor.
göğsümün solunda,
acıyor Bir yer.
adı gönül yarası imiş,
kapanmaz imiş,
biri girdimi çıkmaz imiş.
SENSİZLİĞİN GÖLGESİ
Bilmezdim bu kadar bağlandığımı.
Yokluğunda anladım senin yalnızlığını.
Hayallerim, umutlarım, beklentilerim…
Sensizliğin gölgesinde kayboldu.
Elbet güneş doğacak gölge kalkacak.
O zaman yalnızlığımı hayallerim donatacak.
Seni sensizlikte bekliyorum.
Güneşin doğduğu yerde…
Hayallerimin en derin mateminde.
29/03
ANLATAMADIM
Anlatamadım duyuramadım
Sevgımı sana Anlatamadım
Bütün sevgılerı kendım Yaşadım
Bendekı senı yaşatamadım
Anlatamadım
Senıde ıcımden hıc atamadım
Bendekı senı anlatamadım
Sevgımı sevgınle yaşatamadım
ÜMİT
Bir ümit
Belki hala eskilerde yada,
Daha eskilerde bir yerlerde
Buzlu bir camın seçilememişliğinde duruyorsundur,
Hiç eskimeden kim bilir.
Kaç güneş battı ardın sıra saymadım ,
Gözlerin gidince benden, geriye nen kaldı ki?
Sorsan deliyim belki de en ZIR rından.
Bu gün anladım ki kendimi sorgularda eskitmeliymişim.
Senin suçun yok cennette cehennemi yaşatmak benim işim.
Şimdi şeker tadında ben,
Israrla eriyeceğim gözlerindeki buğularda
Pişmanlıklarımı ısıtıp önüne koyacağım,
Sonra ellerini tutup keşkeleri art arda sıralayacağım
Gelmek istiyorum sana sadece gözlerinde konuk et beni,
Ama dün gibi sıcaktır öfken korkuyorum.
Bende anlamsız hüzünler keşkeler
Sende umursamazlıklar nasıl yalın nasıl pervasız
Belki biraz pişmanlık anlayamadığım .
Uzaklardan bir dost sesi
Boşuna beklemedeyim biliyorum .
Bir kasım akşamı usulca bakmıştım gözlerine
Nasıl çevirdin başını hatırlarsan
Nefreti öfkeyle yoğurmana şaşırdım, bu ne ustalık?
İçimde bir şeyler cız etti o an
Oysa sinirlerimi sarmallayıp düğümlemiştim kendimce
Donakaldım öfkene öyle çaresiz
Acıdı yüreğim, biraz uzaktan öylece baktım ardın sıra
Bir karışık hüzün yürüdü yalın ayak
Sisli akşamlarıma doğru buz gibi
İçim üşüdü bir an
Eskilerden bir şarkı dinlemişçesine
Gözlerinde kayboluşumu hatırladım.
Hep itiraz ederdin ya ,
Hani yorardın beni bazen ısrarlarınla,
Öyle özledim ki dırdırını.
İşte ilk keşkeler başladı bile
Aslında;
Ne senin ne benim yoktu günahımız
Boş yere savrulduk alınganlık rüzgarlarıyla
Bak gözlerime, söyleyeceklerimi gör n’olur
Dilim lal oldu inan gözlerim ne anlatırsa odur
Gerisi yalan yalan yalan olur.
İSTANBUL ŞİİRİ
Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.
İSTANBUL IŞIK IŞIK
istanbul rüzgar rüzgar sevdiğim
kah bir lodos, denizlerden esen
ılık mı ılık
kah ustura gibi deli bir poyraz
bırak saçlarını rüzgarlarına istanbulun
bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz
istanbul bulut bulut sevdiğim
kimi beyaz mı beyaz
ince, tül gibi
kimi katran misali kara
bulutları da insanlarına benzer istanbulun
inanma sevdiğim, inanma bulutlara
istanbul yağmur yağmur sevdiğim
kah ince ince
kah bardaktan boşanırcasına
hele bir yağmur yağmaya görsün
ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim
ve yaşanırcasına ölünür
istanbul deniz deniz sevdiğim
bir çakır mavi
bir camgöbeği tuzlu su
üstünde irili ufaklı tekneler
kayıklar, yelkenliler, mavnalar
kalleştir denizleri istanbulun sevdiğim
istanbul kadar
istanbul kadeh kadeh sevdiğim
içtikçe içesi gelir insanın
sarhoşluğu tutuşup yanmaya benzer
ve bir gölgedir yalnızlık meyhanelerinde
seninle dolaşır, seninle geze
Gerisi Gelecektir.